Sizlerde günlük hayatta yararlanmış olduğunuz pratik bilgileri bizlerle ve sitemizi takip eden yüzbinler ile paylaşmak isterseniz bize iletmeniz yeterli.

yasamkolayligi@gmail.com

7 Mart 2016 Pazartesi

Meme Bakımı

Kadınların belki de yaşamları boyunca takıntı yapmaktan vazgeçemeyecekleri tek bölgeleri göğüsleridir, üstelik yaşları kaç olursa olsun bu durum hiç değişmez, her daim aynıdır. Hiçbir şey sadece istediğimiz için bizim olmaz. Bunun için çaba sarfetmek, uğraşmak, belki de  yorulmak gerekir. Eğer bir kadın güzel ve sağlıklı görünen göğüsler istiyorsa bu sağlıklı görüntü için belli kuralları yerine getirmelidir.
Adım adım meme bakımı:
  • Birinci kuralınız kilonuzu sabit tutmak olsun. Bir gün öyle bir gün böyle olan kilonuz göğüslerinizin dengesini bozar. Unutmayın ki hızlı kilo alıp vermeler sadece yağ dokusundan oluşan göğüslerinizin yağ dokusunu bozar. Bu durum da sarkmalara neden olur.
  • Bağ dokuyu desteklemek için yapabileceğiniz en güzel şey uygun göğüs egzersizleri yapmaktır. Göğüs kaslarının çalışmasını sağlamak ve dik duruş yakalayabilmek için düzenli egzersizlere gerek vardır.
  • Göğüs bakımında yapabileceğiniz bir diğer doğru uygulama da doğru sütyen seçimidir. Göğsünüzü tam saran, meme büyüklüğüne uygun, sıkmayan, iyi penye dokusuna sahip ve cildinize nefes aldıran sütyenler kullanmalısınız. Günün belli saatlerinde sütyen takıp belli saatlerinde de çıkarmanızı öneririz.
  • Güneşle temas durumlarında, denizde güneşleniyorken ya da yakası açık bir kıyafet giydiğinizde mutlaka koruyucu krem kullanın. Ayrıca güneşte fazla kalmamanızı öneririz.
  • Ergenlik döneminde göğüsler büyümeye başlarken iyi gözlemlenmelidir. Eğer büyüme hızlıysa bu, çatlak oluşacağına işarettir. Mutlaka çatlak önleyici kremler kullanın ya da daha doğalı cildi nemlendirip esneklik kazandıran yağlardan sürün.
  • Bir yağ ya da krem kullanarak yukarıya doğru göğsünüze masaj uygulayın. Kan dolaşımını hızlandıracak ve bu bölgeyi harekete geçirecektir.
  • Beslenmenize dikkat edin. Vücut, beslenmenin yansımasıdır. Doğru ve yeterli beslenme göğüs sağlığı ve görüntüsü için önemli bir faktördür.
  • Göğüste renk değişimi, portakal kabuğu benzeri bir görüntü oluşmuşsa mutlaka doktora başvurun. Ayrıca elle göğüs muayenenizi mutlaka aksatmadan yapın.
  • Göğüslerinizi saklamak için duruşunuzu bozmayın. Özellikle ergenlik dönemindeki kızlar vücutlarındaki değişimi kabullenemeyip kambur duruş sergilerler. Bu, göğüs sağlığı için doğru değildir.

Ağda Tüyleri Nasıl Etkiler?

İstenmeyen tüylerden kurtulmanın en etkili ve klasik yolu ağdadır. Jilet, tüy dökücü krem ve epilasyon aleti gibi diğer epilasyon yöntemlerinin yanında ağda en etkili ve en masum olanıdır. Ayrıca ağda ile alınan tüylerin diğer yöntemlere oranla daha uzun sürede ve daha seyrek çıktığı bilinir.
Ağdanın yapısı ve uygulama yöntemi istenmeyen tüylerden daha uzun süre ve daha etkili bir biçimde kurtulmak için bire birdir. Ağda tüyleri kökünden alır, tüy kökü yeniden oluşana kadar geçen süre içinde cilt pürüzsüz ve yumuşak olur. Bunun yanı sıra ağda uygulanırken yalnızca tüyleri değil, cildin üst tabakasında bulunan ölü deriyi kaldırır, cildin daha sağlıklı ve güzel görünmesini sağlar.
Ağda, diğer yöntemlere göre daha doğaldır. Bu sebeple alerjik bünyeye sahip kişilerin cildinde uygulanmaya müsaittir. Eğer ağda uygulaması sonrasında ciltte morarma, zedelenme oluyorsa bu ağdayı uygulayan kişinin profesyonel olmaması ya da ağdanın kaliteli olmamasından kaynaklanır.  
Ilık ağda olarak bilinen ağdada bir miktar şeker bulunur. Şeker sayesinde yapışkanlık kazanan bu ağda türü uygulandığında tüyler kökünden alındığından diğer yöntemlere kıyasla daha geç çıkacaktır. Ancak şekerin tüy köklerini beslediği ve ılık ağdanın sir ağdaya oranla daha sık yapılması gerektiği düşünülür.
Sir ağda uygulanırken ve uygulama sonrasında daha pratiktir. Sir ağda kalıp halinde satılır, ısıtıcılar vasıtasıyla ısıtılarak kıvama getirilir ve uygulanır. Uygulama sırasında cilt üzerinde katılaştığından süreç daha kolay ve acısız olur. Sir ağdanın yapısında şeker bulunmadığından tüy kökleri beslenmez, ılık ağdaya göre daha uzun süre pürüzsüz bir cilde sahip olunabilir.  
İstenmeyen tüylerden kurtulmak için uzun süredir ağda yapılıyor, ağdadan başka bir yöntem uygulanmıyorsa tüylerin zamanla daha da seyrek ve zayıf çıktığı görülür. Ağdanın bu özelliği, gelişen teknolojik yöntemlere rağmen hala en sık kullanılan epilasyon yöntemi olmasının başlıca sebebidir.
Ağdanın bir başka avantajı ise batıkları önlemesidir. Cildin üst tabakasının kalınlaşması sonucunda tüylerin bu tabakayı delerek çıkamaması ve cildin alt yüzeyinde kıvrılarak büyümesine batık denir. Epilasyon aletlerinin kullanımında en sık karşılaşılan durumlardan biri batıklardır. Ancak ağda tüylerle birlikte cildin kalın ve ölü tabakasını da kaldırdığından batık oluşmaz, oluşan batıkların da giderilmesine yardımcı olur. 

Dirseklerdeki Kararma Nasıl Azaltılır?

Hiperpigmentasyon adı verilen dirsek kararması bir cilt hastalığı değildir. Sadece ciltte oluşan bir pigmentasyon sorunudur. Özellikle kadınların şikayet ettiği bir durumdur. Dirseklerdeki deri kurumaya meyilli olduğundan bu bölgedeki koyulaşma daha fazladır. Ancak bu çok önemli bir sorun değildir. Evde yapılabilecek basit karışımlarla bu kararmalardan kurtulmak mümkündür.
Dirsek kararmasının nedenleri:
  • Dirseklerdeki kararmanın nedenlerinden birisi kış aylarındaki hava değişimleridir. Hava değişimi ile beraber dirsekler çatlar ve kararmaya başlar.
  • Dirseklerdeki kararmanın bir diğer nedeni dirseklerin nemsiz kalmasıdır. Bu bölge çok kuru olduğundan sürekli nemlenmeye ihtiyaç duyar. Sık sık nemlendirilmezse kararır.
  • Diğer neden dirseklerin uzun süre güneşe maruz kalmasıdır.
  • Masaya çok sık dayanan dirseklerde de kararma görülür.
Dirseklerdeki kararma nasıl azaltılır?
  • Dirseklerdeki kararmayı azaltmanın en önemli ve kolay yolu dirsekleri sürekli nemli tutmaktır. Her banyodan sonra el ve vücut için kullanılan nemlendiriciler dirseklere de uygulanmalıdır. Ayrıca derinin kendini kolay yenilemesi için her banyoda dirsekler kese ile iyice ovulmalıdır.
  • 2 yemek kaşığı yulaf ve 3 yemek kaşığı su karıştırılarak macun kıvamına getirilir. Bu karışım haftada 2 kez dirseklere masaj yaparak uygulanır. 10 dakika bekledikten sonra yıkanır.
  • Limon ve hindistan cevizi yağı iyi birer ağartıcıdır. Bu nedenle kararan dirsekleri beyazlatmada kullanılabilir. Limon ortadan ikiye bölünerek direkt dirseklere sürülebileceği gibi hindistan cevizi yağı ile karıştırılarak masaj da yapılabilir.
  • Her gün 5-10 dakika boyunca zeytinyağı ile dirseklere masaj yapmak dirseklerdeki kararmaları azaltır.
  • Cilt rengini açma yollarından birisi de yoğurttur. Yoğurt laktik asit içerdiğinden iyi bir renk açıcıdır. 2 çorba kaşığı yoğurt ile 1 çorba kaşığı un karıştırılarak macun haline getirilir. Elde edilen macun dirseklere sürülür ve kuruyana kadar beklenir. Ardından bol su ile durulanır.
  • Şeker iyi bir cilt canlandırıcıdır. Bir miktar şeker ve zeytinyağı karıştırılır, macun haline getirilir. Ardından bu karışım çok sert olmayan bir diş fırçası ile dirseklere uygulanır. 5 dakika boyunca fırça ile dirsekler ovulur.
  • Dirseklere yapılacak tüm bakımlardan sonra mutlaka nemlendirici kullanılmalıdır. 

17 Mayıs 2015 Pazar

Ayakkabı Kokusu Nasıl Önlenir?

Ayakkabı görünüm açısından en önemli aksesuarların başında gelir. İnsanlar şık görünebilmek için kıyafetlerine uygun çeşit çeşit ayakkabı tercihlerinde bulunurlar. Ancak ayakkabı konusunda karşılaşılan en büyük sorunların başında ayakkabı kokusu ve ayakkabıya sinmiş ayak kokusudur. Peki, ayakkabı kokusu nasıl önlenebilir?
Ayakkabı kokusu ayakkabı içerisinde yer alan bakterilerden kaynaklanır. Ayakkabılar bakterilerin yaşayabilmesi için oldukça uygun ortamlardır. Bu nedenle ayakkabı içleri sıklıkla havalandırılmalıdır. Ayrıca ayak temizliği de bakteri oluşumunu engellemek için çok önemlidir. Bunun yanında ayakkabı giymeden önce ayakların nemli olmaması gerekir. Çünkü ayaklar nemli şekilde ayakkabı giyildiği takdirde bakteri oluşumu için uygun şartlar oluşmuş olacaktır.
Ayak temizliği ve havalandırma yapıldığı halde ayakkabı kokusu devam ediyorsa ayak terlemesinin önüne geçmek gerekir. Bu nedenle teri emen ve içerisine hapseden çorapları tercih edin. Ayrıca ayak terlemesini önleyen spreyleri ve kremleri kullanabilirsiniz.
Ayakkabı kokusunu engellemek için ayakkabıyı sık sık giymeyin. Ayrıca ayakkabı kokusunu önlemek için ayakkabının içerisine kesinlikle kolonya dökmeyin ve parfüm sıkmayın. Bu şekilde davranışlarda bulunduğunuz takdirde ayakkabı kokusu çok daha ağır bir hal alabilir. Ayakkabı kokusunda ayakkabının kalitesi ve içerisinde kullanılan maddelerin özelliklerinin de pay sahibi olabileceğini unutmayın.

9 Nisan 2015 Perşembe

Cilt Sorunları İçin Şifalı Bitkiler Nelerdir?

Hastalıklarda sürekli olarak kullandığımız bitkiler cilt sorunlarımızda da bize yardımcı olabilecek güçtedirler. Cildimiz ile ilgili olan hemen hemen tüm sorunlarımızda bitkilerden kolaylıkla yardım alabiliriz. Bu yazımızda sadece konu cildimiz ve cildimizde baş gösteren problemlerin tamamen doğal bitkiler sayesinde giderilmesini işleyip elimizin altındaki bitkiler ile hem cilt sağlığına hem de güzelliğe nasıl kavuştuğumuzu göreceğiz.

Cildimiz İçin Şifalı Bitkiler

Kayın ağacı: Kayın ağacı diğer bir adı ile akgürgen kayıngiller familyasındandır. Kayın ağacı hoş görünümlü bir orman ağacıdır, dalları üzüm salkımı gibidir ve kabukları halka halkadır. Dallarından ve kabuklarından kayın ağacı katranı elde edilmektedir. Eğer cildinizde çil ve yüz lekesi sorunu var ise o zaman kayın ağacının kabuklarını suda iyice kaynatıp temizleyici olarak kullanmanız yeterli olacaktır. Eğer ciltte kıllanma varsa aynı şekilde kıllardan da kurtulmuş olacaksınız.
Salatalık: Salatalık kabakgillerden bir bitkidir. Halk arasında çerez niyetine yenen, sulu, ferahlatıcı ve gevrek bir bitkidir. Bol miktarda C ve A vitamini içermektedir. Cildi güzelleştirir, eldeki, yüz ve boyundaki kırışıklıkları giderir.
Hercaimenekşe: Boyu 20 cm kadar olun mavi, mor ve sarı çiçekleri olan ve menekşegillerden bir bitkidir. Sarılık rahatsızlığına iyi gelir.
Kayakoruğu: Diğer bir ismi de kalak otudur. Damkoruğugiller familyasındandır, etli ve tam yapraklı odunsu veya otsu bir bitkidir. Çiçekleri salkım biçiminde ve yeşil kısmı acıdır. Yeşil kısımlarını zeytinyağı ile karıştırıp krem yapabilirsiniz. Bu kremi egzama, nasır ve cilt iltihaplarında kullanabilirsiniz.
Saparna: Çok yıllık bir bitkidir. Tırmanıcı ve dikenli gövdeli, yeşilimsi çiçekli ve zambakgiller familyasındandır. Çiçekleri şemsiye gibidir. Kök kısımlarında saponin ve tanen bulunur. Cilt hastalıklarında oldukça faydalıdır.
Kurtbağrı: Yeşil odunsu, kış aylarında yapraklarını döken zeytingiller familyasından olan bir bitkidir. Meyveleri parlak siyah renkte ve üzümsüdür, çiçekleri ise beyazdır. Meyveleri kullanılmamalıdır ancak çiçekleri cilt kurumasına karşı birebirdir.
Kudretnarı: Meyveleri 10 ila 15 cm boyunda iki uçta da işlenmiş ve şişkindir. Üzerinde kabarcıklar vardır ve sarı-turuncu renktedir. Tırmanıcı, ince gövdeli bir yıllık ve kabakgiller familyasındandır. Yaraların çok çabuk kapanmasını sağladığı gibi egzaman ve diğer cilt hastalıklarına da iyi gelmektedir.
Çöven: Diğer adı ile sabun otu, köklerinin dövülmesinden çöven elde edilir. Çiçekleri salkım şeklinde beyaz ve pembedir. Kökü büyük ve kalındır, dışı kırmızımtırak ve hafiftir. Cilt hastalıklarında faydalıdır.
Nişasta: Mısır, pirinç, yulaf, arpa ve buğday gibi tahılların tanelerinden ve patates ile özel yöntemler sayesinde elde edilen unumsu bir maddedir. Güzellik maskelerinde yoğun olarak kullanılır. Cilt rahatsızlıklarında kaşıntıyı önler ve banyo suyuna karıştırılırsa vücudu yumuşatır.
Katrancı: Çamgiller familyasındandır. Yaklaşık 40 metre boyu olan büyük bir ağaçtır. Dalları yataydır, yaprakları iğne gibi ve demet şeklindedir. Renkleri başlarda koyu yeşildir ama yaşlandıkça açık mavi yeşile döner. Kozalağı olgunken açık kestane renkli uzun oval ve yaklaşık 12 cm boyundadır. Odunu kokulu olup, tohumlarında reçine vardır. Cilt solunum yolları hastalıklarında kullanılmaktadır.
Kınakına: Kökboyasıgiller familyasındandır ve kabuğundan kinin çıkartılır. 15 ila 20 metre boyunda bir ağaçtır, kök, gövde ve kabukları kullanılır ve tadı oldukça acıdır. Cilt kaşıntılarını yatıştırmaya yardımcı olur.

7 Nisan 2015 Salı

Limonla Sivilce İzleri Nasıl Geçer?

Limonun asidik özelliği hem ekşi tadını oluşturur hem de şifa kaynağı olmasının asıl sebeplerindendir. Limondaki bu asidik madde; cilde zarar vermeden cildin yabancı olduğu tüm kalıntıları temizler ve pürüzsüz bir görünüm sağlar. Bu sebeple sivilce izlerinden de kolayca kurtulabilirsiniz. Sivilce izlerini limonla nasıl geçireceğinizin sırrı ise işte burada!
Manavdan alınmış açık sarı renkli taze limonu yıkayıp bıçakla ortadan ikiye kesiniz. Keser kesmez uygulama yapmak önemlidir; çünkü limondaki asidik maddenin etkisi en fazla yeni kesildiği sırada ortaya çıkar. Bir pamuğa birkaç damla limon sıkıp sivilce izinin olduğu bölgede ufak darbeler şeklinde masaj yapınız. Bu masajı günde üç kez ve 10 gün kadar devam ettiriniz. Masajdan sonra evdeyseniz ya da uygun bir ortamdaysanız ince bir limon dilimini bu izin üzerinde bırakınız. Çok ince bir dilim olursa kuruyan limon suyunun yapıştırıcı özelliğiyle birlikte cilde yapışarak düşmez.
Yeni oluşmuş bir sivilce izine pamukla masaj yapmaktansa limon suyunu direkt parmak ucuyla sürmek daha uygundur. Yeni oluşan ize pamuk sürmek can yakıcı olabilir.
Cilt tipiniz kuru ve kalın bir deriye sahipse küçük bir kaba limon suyuyla birlikte birkaç parça kaya tuzu koyarak oluşan karışımı aynı yöntemle uygulayabilirsiniz. Bu karışımın can yakıcı özelliği daha fazla olmakla birlikte kısa zamanda daha etkili sonuçlar verdiği görülmektedir.